26 Aralık 2010 Pazar

aydın tarihi

İLK ÇAĞLAR, ROMA VE BİZANS DÖNEMLERİ
     Aydın İli'nin İlk Çağlardan  bugüne kadar kullanılan isimleri;
      Antheia, Tralles, Ceasarec, Andropolis, Güzelhisar, Aydın Güzelhisarı, Aydın Eli ve AYDIN
 
Aydın; Doğu Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu üçgeninin tam ortasında yer alan, Türkiye'nin tarım, sanayi ve dış ticaret ile turizm faaliyetlerinin bir arada bulunduğu, ekonomisi en gelişmiş bölgelerden olan Ege Bölgesi içindedir.
Aydın ili ilk çağlardan beri verimli toprakları, elverişli, iklimi, ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Tarihi süreç içerisinde çeşitli uygarlıklara beşiklik etmiş, bugün hala geçmişin derin izlerini taşıyan güzel yurt köşelerimizden biridir.  Aydın, Anadolu’nun batısında, Ege Bölgesi'nin güneybatı kesiminde kıyı Ege bölümündedir.Kuzeyinde İzmir, Manisa, doğusunda Denizli, güneyinde Muğla ve batısından Ege Denizine açılır.Kuzey ve güneyi dağlık, engebelidir, iki bölüm arasında iki yandan faylarla sınırlanmış ve sonradan alüvyonlarla örtülmüş genç bir çöküntü alanı olan Büyük Menderes ovası yer alır. 1. derece deprem alanı olan bölge bir çok kez yıkıcı depremlere maruz kalmıştır. Yüzölçümü 8.007 km² dir. 37-38 kuzey enlemleri ile 27-29 doğu boylamları arasındadır. Nüfusu, son nüfus sayımına göre 959.257'dir.
  Aydın, Batı Anadolu Bölgemizde tarih ve uygarlığın izlerini taşıyan, dünyanın ender yerlerinden biridir. Tarihin çeşitli evrelerindeki değişik kültür birikimlerinin açık bir müzesidir.  Tarihi M.Ö. 7000 yılına dayanan bu topraklarda yerleşen ilk insanlar kimlerdir? Nerelere nasıl yerleşmişlerdir? Bu sorulara açıklık getirecek el yapımı kayıtlar elimizde mevcuttur. Bu eserlerde M.O. 5000 yılındaki koy kültürü, M.O. 3000 yılında şehir devletleri kültürüne dönüşmektedir. Yeni gelenlerin M.Ö. 2000 yılından itibaren devlet kurarak Anadolu kültürüne katkıda bulunduklarını görüyoruz. 
     M.Ö. 14. VE 12. yy da Ege ve Doğu Akdenizin her yanına dağılan halk toplulukları kavimler halinde Ege kıyılarına kadar geldiler. Bu göç sonucunda Hitit devleti, Troia Krallığı, Miken kolonileri yıkılmıştır. Bu kavimlerden Aioller ve İonlar Batı Anadolu' da, Büyük ve Küçük Menderes ovalarına yerleştiler ve Lidya Krallığı bünyesinde 12 kıyı kenti kurdular, site denilen bu kentlerde deniz ticareti geliştirildi. Siyaset, sanat, bilim, felsefe, mimarlık, alanında da sosyo-kültürel etkinlikler yarattılar.  
    Lidya döneminde, Tralles kenti, Karya, Kilikya, İran ve Suriye ve Uzak Doğudan gelen ticaret mallarının toplandığı ve Ege limanına gönderildiği dağıtım merkezi durumundaydı. Ayrıca Büyük Menderes vadisinde yetiştirilen ürünler Milet limanından Yunanistan, Roma, Mısır ve Fenike'ye ihraç edilmekteydi. Nitekim Lidya gerek kendi kaynakları gerekse topladığı vergilerle olağanüstü gelişti, bölge ekonomisinde önderlik etti. Dünyanın ilk parasını darp eden ülke oldu.  
     Frigler, Anadolu'da ilk büyük devleti kurdular. M.O. 1200 yılında Büyük Menderes'in yukarı platosuna yerleştiler. Frigler'in Trak Kavimlerinden olduğu Iiliryalılar'ın saldırısı üzerine Boğazlar'dan geçerek Geldiklerini, Hitit krallığını yıktıklarını biliniyor. 
     lonlar'in M.O. 1200 yılında Gediz ve Büyükmenderes ovalarında kurmuş oldukları şehirlerin en Önemlisi Milet sehri idi. lonlar felsefede önemli aşamalar yaptilar. Matematik ve Astronomi bilgini Thales (Tales) herşeyin ana elemtinin su oldugunu ileri sürdü; Lidyalılar'la Modyalılar arasında yapılan savaştaki güneş tutulması olayını önceden hesapladı. Miletli diğer bir bilgin Anoksimandros, herşeyin baslangıcının "sınırsızlık-sonsuzluk" olduğunu ileri sürdü.  
     M.Ö. 5.YY da İrandan gelen Perslerin istilası sonucunda doğu kültürü ile tanışan Batı Anadolu kentlerinde Greko-Pers denilen yeni ve özgün bir kültür sentezi oluştu. M.O. 546 yılında Lidya kralı Krezüs, Pers krali Kyros (Kurus) ile yaptığı savaşı kaybedince, İon şehirleri Pers Kralığı'na bağlandılar. Persler'in hoşgörüsüz davranışları kolonileri ile Şehirlerin bağlarını kopardı. M.O. 500 yılında karışıklıklar başladı. Perslerin bölgedeki egemenliği Mekadonya' nın başına Aleksandr gelene dek devam etti ve Hellenistik dönem başladı. Tüm bu istilalar sırasında Tralles odaksal konumu nedeniyle askeri üs olarak kullanılmıştır.  
     M.Ö. 1.ve 2. YY.da Roma yönetimi altında kalan bölge, ekonomik, ticari ve kültürel alanda önemli gelişmeler gösterdi. Romalıların yerel kültürü benimsemeleri, kaynakları, yolları ve ticareti geliştirmesiyle yöredeki antik kentler, özellikle Efes, Milet, Tralles, Aphrodisias kalkındı, büyük boyutlu anıtsal yapılarla donatıldı.  
          MS 395'te Roma İmparatorluğu'nun resmen ikiye ayrılması sonucunda, Anadolu tümüyle Doğu Roma'nın egemenliğinde kaldı. Roma'nın kılıç ve siyaset gücüyle kurduğu büyük imparatorluğun doğu kanadı, inanç kurumları dışındaki tüm yapısıyla Bizans'a devredilmiş ve İstanbul dünyanın en önemli merkezi olmuştu. Yönetimsel olarak büyük Roma eyaletleri daha küçük parçalara bölündü.
       6. ve 9. yüzyıllar arasında  İran Sasanileri, daha sonra Müslüman Arap akınları, Bizansı yıpratan en büyük doğu sorunu oldu. Kırsalda, mülkiyet hakkı tanınarak "Stration Kteme" ve "Akritai" denilen köylü-asker güvenlik bölgeleri oluşturuldu. Harap olmuş kentler "Sitadel" denilen yüksek tepelerde hisar şeklinde yeniden oluşturuldu. Milet'teki tiyatro tepesi sığınma yeri olarak kullanılmak üzere kaleye dönüştürüldü. Tralles, açık alanlardan bir tepe üzerine alındı. Böyle bir ortamda 10.yüzyıldan itibaren yoğunlaşan Türk göçleriyle yöreye gelen Türkmenler, kırsal alanları hemen hemen boşaltılmış olarak buldular. Bu ise Türkmenlerin batı yönünde ilerlemelerini kolaylaştırmış, Bizansı direniş gösteremeden geri çekilmek zorunda bırakmıştı. 13.yüzyıla gelindiğinde de Anadolu'nun Ege  kıyıları ile Doğu Karadeniz kıyıları dışındaki bölümü Türklerin eline geçmişti.