KARACASU | |
Kuyucak ilçesinden Karacasu’ya giden karayolu, Dandalas çayı boyunca zeytin, narenciye ve daha sonra çam ağaçları arasından kıvrılarak doğal güzellikler içinde bu yoldan ilçeye ulaşır. Yeşilin yedi renkli ülkesi olarak bilinen Karacasu , Büyük Menderes vadisine güneydoğudan açılan Dandalas vadisi yamaçlarında kurulmuştur. Aydın il merkezine 87 km uzaklıkta olan ilçe, Menderes havzasının coğrafi yerleşme ve iklim yapısından farklı olarak, yayla özellikleri gösterir. Karacasu ilçesinin ilk adı Yenişehir’di ; Tanzimat’tan sonra Karacasu olarak değiştirildi. Bazı görüşlere göre, Oğuz Han’ın oğullarından biri olan Aymür aşiretine bağlı Karasu boyu, günümüzdeki kentin olduğu yerde Karasu adında bir köy kurmuştur. 1867’de Aydın’a bağlı bir kaza durumuna getirildi. 1923’te Aydın’a bağlı bir ilçe oldu. Eğitim ve Sağlık Karacasu ilçesinde 21 ilköğretim okulu,1 lise, 1 çok programlı lise bulunmaktadır. 1997-1998 eğitim öğretim döneminde, ilçe merkezindeki ilköğretim okullarında, 38 öğretmen, 1075 öğrenci; kasaba ve köy ilköğretim okullarında 93 öğretmen, 1836 öğrenci; lise ve dengi okullarda 45 öğretmen görev yapmakta, 412 öğrenci öğrenci eğitim-öğrenim görmektedir. Karacasu ilçesindeki sağlık ocağı, hastaneye dönüştürülmüştür. İlçede Merkez Sağlık Ocağında; 5 doktor, 3 sağlık memuru, 1 çevre sağlık teknisyeni, 9 hemşire, 10 ebe görev yapmaktadır. İlçede sağlık Grup başkanlığına bağlı 4 adet sağlık ocağı ve bunlara bağlı 9 adet sağlık evi bulunmaktadır. Karacasu İlçesinin Ekonomisi Üç yanı dağlarla çevrili ilçede sulu tarıma elverişli yeterli toprak olmayışı nedeniyle dokumacılık, dericilik ve çömlekçilik gibi el sanatları gelişmiştir. Son yıllarda turizm potansiyelini gören Karacasulular, bu alanda da aktif faaliyet içindedirler. Yüzölçümü 781 km2 dir. Bunun 44.141 hektarı ormanlık alandır. Bu nedenle zengin orman ürünleri potansiyeline sahiptir. Önemli tarım ürünleri arasında; elma, incir, nar, narenciye, zeytin, üzüm, pamuk ve tütün sayılabilir. Hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. İlçenin 6 yerleşim biriminde devlet destekli süt sığırcılığı ve besi hayvancılığı; 14 köyde yaygın olarak arıcılık; Işıklar, Ataköy , Palamutçuk, Yeniköy, Dikmen köylerinde yöreye özgü dokumacılık yapılmaktadır. Ayrıca ilçede 2 zeytinyağı fabrikası, 4 soğuk hava deposu, 1 kereste fabrikası bulunmaktadır. Afrodisias (Aphrodisias) Antik Çağlar’ın görkemli bir kenti olan Aphrodisias ören yeri, Babadağ sırasının eteğinde, denizden yaklaşık 600 m yükseklikte bir plato üzerinde yer almaktadır. Burası İzmir’in güneydoğusunda, karayolu ile yaklaşık 230 km uzaklıkta, Aydın ilinin Karacasu ilçesine bağlı Geyre köyü yakınındadır. Eski kaynaklar Aphrodisias hakkında çok az bilgi vermektedir. Byzantium’lu Stephanos’a göre kent, MÖ 13.yüzyılda kurulmuştu ve Ninoe (etimolojik olarak yarı efsanevi Babil kralı Ninos kökenli) olarak adlandırılıyordu.Kentin başka adları da vardı. Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit adına kutsal törenler yapılan Aphrodisias kenti Antik Çağ’ın önde gelen mimarlık, sanat, heykeltraşlık ve tapınma merkeziydi. Bilimsel araştırma ve arkeolojik kazılar sonucunda Aphrodisias’taki ilk yerleşmenin MÖ 4000 yıllarında Kalkolitik Çağlar’da başladığı tespit edilmiştir. Kesin bilgiler MÖ 11.yüzyıla aittir ve tarihçi Appian tarafından verilir.Ona göre Aphrodisias, komşu kent Plarasa (Bingeç) ile birlikte bu dönemde gümüş ve bronz sikkeler darbetmiştir. Aphrodisias’ın en parlak ve gelişkin dönemi, Roma Çağları’ndadır. kentin yakınında Baba Dağı eteklerinde bulunan ocaklardan sağladıkları değerli mermerlerden olağan üstü güzellikte heykeller ve yapı elamanları üreten ve imparatorluğun her yanına ihraç eden Aphrodisiaslı ustalar,”Aphrodisias stili”olarak bilinen “Manierist” sanat okulunu kurdular. Beş yüzyıl kadar süren yoğun iskan ve geleneksel Roma yaşantısı boyunca,göz kamaştıran güzellikte yapılarla dolu bir kent ortaya çıktı. Bizans Çağları’nda dinsel ve siyasal nedenlerden olumsuz etkilenen Aprodisias, giderek eski parlak dönemlerini geride bıraktı. Yangınlar, yer sarsıntıları, Sasani ve Arap akınlarıyla harap oldu ve zamanla terk edildi. Arkeoljik kazı ve araştırmalar ilk defa 1904’te başlatıldı. 1961’den itibaren “National Geographic Society” kurumunun finansmanı ile New York Üniversitesi adına 1990 yılına kadar Prof. Kenan Erim’in başkanlığında, günümüzde ise Prof. Roland Smith tarafından sürdürülmektedir. Bu kazılar ve bilimsel araştırmalar sonucunda mimarlık, heykeltraşlık, tıp, matematik, astronomi alanlarında ve çeşitli sanat dallarında önemli çalışmalar yapıldığı belgelenmiştir. Tıp araştırmacısı Xenocrates, Romancı Chartiton ve Düşünür Alexander Aphrodissias'lıdır. Hamam ve agora, kentin tapınağı, stadyum, 10.000 kişilik tiyatro, Roma- Bizans dönemleri arasında yapılmış surlar, akropol, odeon bugün de ayakta duran yapıtlarındandır. Hacı Ali Ağa Camii (Çarşı Camii) Çarşı içindedir.çeşme yazıtına göre 1591’de yapılmıştır. Moloz taş ve tuğladan inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlıdır. Ahşap çatılı ve kiremitle örtülüdür. Son cemaat yerinin duvarlarında kalem işi süslemeler vardır. Cuma Önü Camii Cuma Mahallesindedir. Yazıtından 1768’de Hacı Ali Çavuş’un yaptırdığı anlaşılmaktadır. Ahşap tavanlı, kiremitle örtülü olan yapı, moloz taştandır. Şeyh Süleyman Rüştü Türbesi Yaylalı Mahallesindedir. 1834’te yapılmıştır. Türbede Uşşaki tarikatından ünlü Şeyh Süleyman Rüştü ile oğlu Mustafa Nuri ve Şeyh Seyyit Ali el-Filizi yatmaktadır. Moloz taş örgülü, sıvalı kare planlı, kubbeli küçük bir yapıdır. Kubbe sekizgen bir kasnağa oturur. Türbenin yanında olduğu bilinen tekkeden hiçbir iz kalmamıştır. Sırtlanini Mağarası Mağaraya, Yukarı Çamarası köyünden yaya olarak 45 dakikada gidilmektedir. Antik Aphrodisias kentine 10 km uzaklıktaki mağara, yeterli ışıklandırma yapılarak turizme açılmıştır. 348 m uzunluğunda yatay bir mağaradır. En derin noktası 32 m dir. Doğal oluşumlarının yanı sıra yüzeydeki ağaçların tavandan sarkan kökleri ilginç görünümler meydana getirmektedir |