26 Aralık 2010 Pazar

aydın ilçeleri - didim

DİDİM
 
                 İl merkezine uzaklığı 123 km olup, turizmin en yoğun olduğu yörelerden birisidir. Didyma Apollon Tapınağı (resimde) , Milet antik kenti, Altınkumu, temiz denizi, geniş plajıyla yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir. Son yıllarda gözlenen çok sayıda otel motel ve sayfiye yapılaşma ile büyük bir gelişme içine girmiştir.

  Eğitim ve Sağlık
        İlçede Halk Eğitim, Çıraklık Eğitim merkezleri, Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi, Süper Lise, Genel Lise olmak üzere orta dereceli okullar, 11 adet ilkögretim okulu ve bu okulların bünyesindeki ana sınıflarında toplam 195 öğretmen görev yapmakta, 5031 öğrenci öğrenim görmektedir.
     İlçede 5 sağlık ocağı ve bu ocaklarda 19 doktor, 20 hemşire, 15 ebe; 2 sağlık evinde 2 hemşire ve 2 ebe görev yapmaktadır. Ayrıca SSK İstasyonunda 2 doktor, 1 hemşire, Özel Aydoğan Hastanesinde 4 doktor, 3 hemşire bulunmaktadır.
       
Didyma Apollon Tapınağı
        Sten Llyod’un sütunlardan oluşan bir orman dediği  Didim Apollon Tapınağı, H.Drerup, R.Naumann ve  K.Tuchelt’in yaptıkları çalışmalara göre arkaik yapılaşması  MÖ 8.ve7. yüzyıllara kadar gitmektedir. MÖ 6.yüzyılda  Zeus’un oğlu ve Ay Tanrıçası Artemis’in ikiz kardeşi Apollon adına, Branhid kahinleri için yapılmıştır. Pausanias ,  Apollon kutsal mekanının ilk İon yerleşmesinden daha eski olduğunu yazar. Strabon’a göre; “Dünyanın en büyük tapınağı olduğundan çatısı örtülememiştir.” MÖ 494’te Persler tarafından tahrip edilen, Büyük Aleksander, Seleukhoslar, Bergamalılar ve Romalılar zamanında yeniden kurulan ve eklemeler yapılan,antik dünyanın en ünlü kehanet merkeziydi. Panormos limanından denize açılacak tüccar ve askerler burada fal baktırır, tanrılara kurban sunarlardı. Bir söylenceye göre, Büyük Aleksander,Didim’e geldiğinde uzun yıllar önce kurumuş olan bir çeşmeden hırıltıyla fışkıran sular, Büyük Aleksander’in baş tanrı Zeus’un oğlu olduğunu duyurmuştur. Heredot, MÖ 6. yüzyıldan Mısır Kralı II. Necho ile Lidya Kralı Kroisos’un Didim Tapınağı’na adaklar sunduklarını yazar . Strbon’a göre, tapınak en pahalı adak eşyalarıyla süslenmekteydi. Buradaki tapkı heykelini ünlü sanatçı Karnachos,  Medus ve boğa başı kabartmalı baştabanlarla öteki heykelleri Aphrodisiaslı yetenekli ustalar yapmışlardır.Kutsal avluya inilen kapıların arasında yer alan 70 ton ağırlığındaki tek parça mermer blok,dünyanın en büyük mimari elemanı olarak tanınmaktadır. Dört yanından basamaklarla çıkılan platform üzerine çift sıra oturtulan 124 adet sütunla çevrili bu anıt eser, çeşitli bölümlerden oluşmaktadır. 
       Didyma, Milet’e mermer döşeli iki yanında yatan aslan ve oturan adam heykelleri bulunan kutsal bir yolla bağlıydı. 4 km uzaklıktaki denize bağlantısı, büyük gemilerin bile yaşanabildiği Panormos adlı limanıyla sağlanıyordu. Çevresinde koruyucu ve konuk barınakları henüz ortaya çıkarılmış değildir.
 
Miletos (Milet)           
     Milet Büyük Menderes ırmağının Ege Denizi’ne ulaştığı yerde yarımada üzerinde kurulmuştur. İonya’nın en eski yerleşimlerinden biridir. Kente ait ören yeri günümüz Didim ilçesinin Eski Balat köyü ören yerinde geniş bir alana yayılmıştır. Milet; mimari, arkeolojik ve kültürel özellikleriyle yerleşim olmasının yanısıra, üretim ve ticaret ilişkileri nedeniyle, ekonomi tarihçilerinin, doğa filozoflarının kenti olması nedeniyle de, felsefecilerin yoğun ilgisini çeken bir metropoldü.
    Antik coğrafyacı Strabon’a göre Milet’i ilk kuranlar Giritliler, Homeros’un İliada’sına göre ise Atina Kralı Kodros’un oğlu Neleus önderliğindeki  İonyalılar’dır.
     Milet, İon’lar tarafından geliştirilmiş ve MÖ 7. yüzyıldan itibaren  Ege’nin önde gelen ticaret, kültür, sanat ve bilim merkezi olmuştur. Bu dönemde yetenekli  Miletli denizci tacirler ve kolonizatörler, 90 adedi Karadeniz’de olmak üzere, Ege, Marmara ve Akdeniz’in dört bir yanında (Mısır’da Naukratis) çok sayıda ticaret kolonisi kurmuşlardır.
      Milet’te ilk kazıları 1899 yılında Th.Wiegand başlatmıştır. Daha sonra 1838’de C.Weickert, G.Kleiner,  M.Wiener ve günümüzde Prof. Dr. Volkmar Von Grave’nin başkanlığında  sürdürülmektedir. Kalabalık tepede elde edilen ve arkaik döneme ait, bakır, tunç, demir ve kurşun madenine ait curuflar, arkeometalurji alanında önemli ip uçları vermekte, burada seramiğin yanı sıra  metal sanayiinin de erken dönemlerde geliştiğini de göstermektedir.
       MÖ 546’da Lidya ile beraber Pers egemenliğine giren kent, MÖ 464’te Perslere karşı giriştiği bağımsızlık savaşlarında yenik düştü ve Milet acımasızca yakılıp yıkıldı, halkı tutsak ve sürgün edildi. Kent, MÖ 334’te Büyük Aleksander, daha sonra Seleukhos ve Bergama krallıkları ardından, Roma ve Bizans egemenliğine kaldı. Antik çağlar boyunca bayındırlaşan Milet’in, dört limanı vardı. Özellikle Roma döneminde anıtsal mimarlık yapıları ile donatıldı. Orta Çağlar’da Büyük Menderes akarsuyunun getirdiği bahar taşkını millerle bataklığa dönüşen ve denizle bağlantısı kesilen kent, giderek önemi yitirdi. İlk Miken yerleşimiyle başlayan iskan, Türkler’in Anadolu’ya egemen olduğu Plataia (Balat) yerleşimi ile 18. yüzyıla kadar devam etti. Özellikle 15. yüzyıl başlarında İlyas Bey’in burada yaptırdığı külliye ve kervansaray ile Balat köyü, son dönem önemli yerleşimidir. Balat limanı, Anadolu ve Asya’dan gelen malların ihraç edildiği önemli bir ticaret limanı idi. 14. yüzyılda burada Latin kolonlarına ait konsolosluklar , kilise ve mahalleler bulunmaktaydı. E. Çelebi , 17. yüzyılda Milet ören yeri, farklı uygarlıkların eserlerini bir arada barındıran bir açık alan sergi yeridir diye bahseder.
       Milet’te ilk kazılar 1899’da Th. Wiegand tarafından başlatılmıştır.
      Tiyatro:  Batı Anadolu’daki tiyatrolar arasında Millet tiyatrosunun ayrı bir yeri vardır. En uzun ömürlü olan yapısı ve görkemiyle dikkat çeker. Dört ayrı inşa evresi olan tiyatro bir yamaç üzerinde oturtulmuştur. Denizden yüksekliği 30-40 m kadardır. Diğer antik tiyatro yapıları gibi üç bölümden oluşur. Hellenistik dönemde yapılan tiyatro, MS 200’lerde onarım görmüştür.
     Faustina Hamamı:  Milet’te ayakta kalan başlıca yapıtlardan biridir.Güney agora ile tiyatro arasındadır. Önde bekleme salonu ve bitişiğinde Muza’lar odası yer almaktadır.
       Stadyum:  Tiyatro ile limanın hemen önündedir. Dikdörtgen biçimdedir. Roma döneminin sonlarında 15000 kişilik idi.
       Serapis Tapınağı:   Dört basamaklı bir merdivenle çıkılan tapınak, dikdörtgen biçimindedir. Beşerden iki dizi sütunla üç nefe ayrılmıştır. Girişteki tavan bölümlerinde tanrı ve müz kabartmaları görülür. Tapınakta,oluklu, dört sütunlu korent başlıkları üzerinde yer alan arşitrav (baştaban), onun üzerinde de, Helois Serapis kabartması bulunan üçgen yer almaktadır.
       Kent Meclisi (Bouleuterion):  Güney Agora yakınlarındadır. Tiyatro yapılarını andırır. MÖ 2.yüzyıl yapısıdır.Salon, 1.500 kişilik oturma yerine sahiptir.
       Tören Caddesi ve İonik Stoa:  Halk meclisi önünden aslanlı limana doğru bir yol uzanmaktadır. 1976 yılında restorasyonuna başlanan bir stoa, tören caddesinin doğusunda yer almaktadır. Bu stoa arkasında 19 dükkanın bulunduğu 35 ionik sütunlu bir sundurmadan ibarettir. Bu caddede törenler yapılırdı.
       Anıtsal Çeşme(Nymphaion):   Büyük alanın doğusundadır. MS 79 yılında imparator Titus zamanında yapılmış bir Roma dönemi yapısıdır.20 m genişliğinde ve 17 m yüksekliğinde, üç katlı görkemli bir yapıydı. Sütunlar arasına yerleştirilmiş heykellerle doluydu. En alt kattaki eğik anforalardan ve balık heykellerinin ağızlarından sular fışkırırdı.
      Delpinion:  Tanrı Apollon Delpinus’un tapkı yeri, arkaik dönemden beri kutsal bir yerdi. Kalıntıları olan tapınak, Hellenistik Çağ’da  yapılmış, Roma Çağın’da da yenilenmişti. Tapınak alanı Hellenistik Çağ’da Dor, Roma Çağında da Korint düzeninde staolarla çevrilmişti.
      Gymnasion:  Kuzey agoranın doğusundadır. Dört basamaklı bir merdivenle çıkılır. Büyük bir kapıdan Dor ve İon düzeninde sütunlarla çevrili salonlara girilir. Etrafında beş dersliğin yer aldığı bir avlusu bulunmaktadır.
      Serapis Tapınağı:  MS 3. yüzyılda yapılmış, iki sıralı beşer sütunun meydana getirdiği üç nefli bir yapıdır. Kesme taştan örülmüş düz duvarları daha eski bir tarihe sahiptir.
       Bizans Kalesi:  Tiyatronun yaslandığı tepe üzerine Bizans döneminde yapılmıştır.Korsanlar ve Türkler tarafından da kullanılan kalenin bir  kısım surları tiyatro sahnesinin üzerine de inşa edilmişti. İlk kazılar sırasında tiyatro temizlenirken bunların pek çoğu kaldırılmıştır.
        Büyük Kilise:  MÖ 3. yüzyıl yapısı ile MS 2. yüzyıl yapısı bir Heronun temelleri üzerine 534 yılında inşa edilmiş Büyük kilise’nin,üç nefli bir yapı olduğu anlaşılmaktadır.
 
 İlyas Bey Külliyesi     
     Antik Milet ören yerinde bulunan külliye (1403-1404), Türk Beylikler döneminden önce gelen mimarlık ve sanat eserlerinden biridir.Büyük bir avlu içinde yer alan cami, mimari özellikleri, süslemeleri ve zengin yapı gereçleriyle orijinal olarak günümüze değin gelebilmiş ender ve görkemli bir eserdir. Yapımında Milet harabelerinden devşirilen mermerlerden yararlanılmıştır. Cümle kapısının bulunduğu kuzey cephesi son derece ilgi çekicidir. Eyvan gibi büyük bir kemerle çevrilmiş üç bölümlü süslemeli portal, mermer şebekeler, renkli kakma taşlar ve mermer kaplamalar, Beylikler döneminin özelliklerini yansıtır. Kıble duvarındaki mermer mihrap, erken dönem Türk taş süsleme sanatının güzel ve anıtsal örneğidir.
    Diğer Türk eserlerikülliyenin avlusu içinde İlyas Bey Türbesi, sadece güney cephe kalıntısı bulunan medrese, Milet tiyatrosu önünde, 15.yüzyılda İlyas Bey’in yaptırdığı Milet Kervansarayı ve antik Milet hamamının bulunduğu yerdeki Türk hamamıdır.